16 Aralık 2015 Çarşamba

Türk Erkeğinin Ikea ile Testi


Herşey ergenliğin  ilk basamaklarındaki büyük oğlumun "Anne odamı şekle sokmak istiyorum,bana dolap alalım " demesi ile başladı.Tabi ki modern, şehirli ,çocuğun görüşlerini önemseyen bir aile olarak " Ne dolabı,o nereden çıktı,bakarız bir ara " diye geçiştirmedik çocuğu

.Elinde Ikea kataloğuyla gelip bu mavi dolabı istiyorum anne dedi. Ne de olsa neydi: "İkeaaaa evimizin herşeyiiiii".

Neyse hafta içi bey eve çok geç geliyor,cumartesi çocuğun kursu var diyerek pazar sabah gitmeye karar verdik.Ben daha önceki deneyimlerinden başıma gelecekleri bildiğim için sabah 10 ' u 10 geçe Ikea 'nın kapısındaydık.Neyse aynı anda akın akın bir kalabalıkla içeri girmeyi başardık.Eyvahhh çok kalabalık diye düşünürken baktım biz düz gidiyoruz kalabalığın 90 % nı sağa sapıyor????Derin bir oh çektim,bunlar kahvaltıya gelmiş diyerek.Ama hala düşünüyorum nasıl bir kalabalıktı kahvaltı için....

Bu noktada erkek bir iş arkadaşımla konuşmamız aklıma geldi. Bizim evde kahvaltıları hep ben hazırlarım ya da beraber hazırlarız ama işin içinde illa ben varımdır. Bu arkadaşımın evindeyse kahvaltıları hep o hazırlıyormuş. Bir gün " Neden sen hazırlıyorsun hep ? Eşin hazırlamaz mı hiç ? diye sordum." Valla evlendiğimiz ilk gün ben kahvaltı hazırlayamam prensibim değil dedi,o günden beri ben hazırlıyorum " demişti. Nedense her kahvaltı muhabbeti geçtiğinde aklıma gelir.

Neyse biz son sürat koştur koştur en önde biz ,arkamızda koca bir güruhla İkeayı gezdik,dolabı aldık.
Nakliye ücretini ödemek için bankoya gittik. Ordaki çalışan" Sadece nakliye mi? Montajda var mı ? " dedi.Ağzımdan doğum sonrası kaybettiğim beyin hücrelerinin de etkisiyle " Sadece nakliye " çıktı. Bir anda ağır çekimde eşime baktım o bana baktı,ok yaydan çıkmıştı,yiğitliğe tezek sürdürmek olmazdı tabi .Eşimde "Tabii sadece nakliye " dedi.
Hay dilimi eşek arıları sokaydı.

Neyse Pazartesi sorunsuz hemen nakliyemiz geldi. Oğlum okuldan geldi heyecanla babayı beklemeye başladı.Saat 7 de başlayan dolabı monte işlemi,  arka kapağı takamayıp söylenmeye başlama,kapısını 2 kere yanlış takma,eksik vida olduğunu iddia etme,fazla parça olduğunu iddia etme,çocuğa çaktırmadan gözleri pörtletip diş sıkma,çok sessizce kırıcam ben bu dolabı deme ,çocuğun sevinçle odaya gelip babam eserini tamamladı mı demesiyle sonra kös kös salona 10 kere geri dönüşüyle saat 23:30 'u buldu. Peki dolap bitti mi ? Tabi kiiii hayır.

Yalnız bu noktada Ikea için bir fikrim var ki,eğer projeyi uygularlarsa paraya para demezler iyicene.Ama bu proje sadece Türkiye'ye özel.Eve teslimat yaptıktan sonra gece nöbetçi ekibi böyle saat 9-10 civarı eve yollasınlar.Güya bir vida teslimatını unutmuşlar ayağına. O anda eve gelen o ekip normal ücretin 3 katı ücret istese kabul göreceğini garanti ediyorum.Bu fikirde benim İkeaya kıyağım olsun....

Velhasıl yarın Ikea call center'ı arayıp " Kuzum ne olur bir an önce gelin diye " yalvaracağım herhalde.
Bir Türk delikanlısını öyle İkea'yla falan test etmeyin siz de,kulağınıza küpe olsun.





Gökçe

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder