3 Kasım 2015 Salı

IPAD, Tablet, elektronik vs ve aileme yaptıkları



Yıl 2011. Amerika'ya ilk kez giden bir arkadaşımız bize o zamanlar yeni çıkmış olan IPAD 2 getirdi. Iphone'umuz vardı hani o kadar yabancı değiliz ama yine de bir heyecan oldu.
Ufak ufak kurcalamaya başladık. O zamanlarda gördüğümüz en afili oyun angry birds zaten.

Aynı yaz oğlumuz 3 yaşındayken, uzun zamandan sonra bir talile çıktık.  Her şey dahil bir otele gittik tatile. Artık anne baba olarak canımız burnumuza gelmeden tatilimizi yapabildiğimiz, 3 senenin sonunda anne bana olarak bir masada yemek yiyebildiğimiz tatildir.
Bunun sebebi oğlumuzun artık iyice her şeyden anlaması, 2 yaş sendromunun atlatılmış olması ve fiziksel olarak da belirli bir beceri seviyeye ulaşmış olmasındandı.

Bir de IPAD...

Sudan hayatta çıkmayan ve tam da o ara öğlen uykularını da bırakmış oğlumuzu sudan çıkmaya ikna etmiş, öğlen güneşinde odaya getirip onu odada 2,3 saat kadar uslu uslu oturtmuş.
O "teyze yarısı" Ipad sayesinde hatta birazcık kestirebilmiş ve dinlenebilmiştik.

Sonra hayatımızda hep oldu Ipad.
Kendimizce kontrol altında tuttuk, evet. Zaten 5,6 yaşına kadar falan okumayı da bilmediği için mutlaka yardımımızı istiyordu.
"Bedava oyun" kavramı vardı, bedava oyun bulduğunda çok seviniyordu.
Dünyanın en sıkıcı ortamına da gitsek oğlumuz arıza çıkarmıyor, tabletiyle mutlu mesut oturuyordu.
Ben rahat rahat alışveriş yapabiliyordum.
Oğlumuz 5 yaşındayken 9-10 saatlik uçak yolculuğuna cesaret edebildiysek biraz da bunun sayesindedir.
Zekasını olumlu yönde geliştiriyor muydu, evet.
Ama çocukluğunu, hayır. Haraketsiz saatlerce duran bir çocuk. Çevresinde neler olup bittiğini genellikle kaçıran bir çocuk. 
Bir arkadaşıyla oynamaktan anladığı artık karşılıklı tabletlerini çıkartmak ve onlarla oynamak olan bir çocuk.

Kışın akşama kadar okuldaydı.Yazın da ya yazlıkta ya yaz okulunda olması bizi bir nebze vicdanen rahatlattı bunca zamandır. Ama buna rağmen de bu kadar etki yapması, inanılmaz.
Geçenlerde bir tartışma sonrasında kendimi onun yerine koydum. Gerçek anlamda kendimi onun oturduğu koltukta hayal ettim:

Oyununa dalmış oynuyorum. Çevreden boğuk boğuk sesler geliyor. Dinleyemiyorum.Oyunun en heyecanlı yeri.
Sesler yükseliyor. En sonunda iyice yakınına gelinmiş:"Kereeem!!!! Sana kaçıncı kez söylüyorum illa bağırmamız mı lazım, yemek hazır. Bırak ipad'i".

Bu genellikle benim anne olarak her önemli bir şey söylemem gerektiği durumda aynı. Ödev yapacağımız, dışarı çıkacağımız, yemek yiyeceğimiz vesaire.

Benim açımdansa olay bambaşka. Önce "Oğlum, bir 10 dakikaya yemek hazır olur ona göre" diyorum.
Sonra "canım oğlum yemek hazır hadi kaldır" diyorum. Ama o bunları boğuk boğuk duyuyor.
Artık son çare olarak sesimi yükselttiğimde veya ipadi elinden aldığımda dikkatini çekiyorum.

Sonuç: Onun gözünde sürekli bağıran ve kızan bir anne.
Hepimiz için hayal kırıklığı.

Çok çeşitli yöntemler denedik. Zaman zaman kaldırdık. Utanarak söylüyorum ki, işimize geldiği zamanlardan dolayı bu raddeye getiren ve tamamen kaldıramayan biziz.
Zaten kendimiz de benzer durumdayız. Elimizde telefon. Twittera bak, instagrama bak, facebooka bak. 45 dakika sonra yine aynı.


Çevremdeki ailelere bakıyorum, Durum hemen hemen benzer. Kız çocukları biraz daha az etkilenmiş görünüyorlar sanki.


O şeytani şey evimizde olduğu sürece hep bir mücadele gerekiyor. Kitap okutmak için, oyuncaklarla oynatmak için, mutfakta bizimle vakit geçirmesi için yalvarıp duruyoruz.
Parka gitmek için yalvardığımız oluyor yemin ederim.


Bizi bu durumundan kurtaracak şeyin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Tamamen ortadan kaldırmak, pazarlıksız, kısıtlamasız, şartsız, özel günsüz.
Tamamen kaldırmak.
Bu kadar basit, sade bir karar.
Ama mümkün mü gerçekten uygulamak, çözümün ne olduğundan emin olsam da uygulayabileceğimize güvenemiyorum.

-Ceren-


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder