30 Kasım 2015 Pazartesi

Günlükler Serisi : Saçmalamalar




Lisedeyken dil kursu için Viyana 'ya gitmiştim.Sokaklarda bana en ilginç gelen şey sokakta tek başına yürüyen insanların kendi kendilerine konuşmalarıydı.Yıl oldu 2015 ve ben artık Istanbul sokaklarında da rastlıyorum bu tür insanlara.Konu şimdi nereden çıktı derseniz 4 aylık bebeğimi yağmur çamur ,güzel hava demeden her gün sokağa çıkarıyorum hava alması için.Bazen yanımda biri oluyor bazen yalnız oluyorum.İşte o yalnız olduğum zamanlarda fark ettim ki ;evet kendi kendime dıştan konuşmuyorum ama beynimin içinde resmen kendi kendime bir diyalog yaşıyorum.Kendim konu açıyorum ,sorular soruyorum,cevaplar veriyorum ,yorum yapıyorum,yok canım öyle değildirlere geliyorum ya da tam tersi kendimi iyice gaza getiriyorum.

Bari bir kısmını buraya yazayım da beynimde yaşadığım çakma diyalog monologlar gerçek diyaloglara dönüşsün.Bir de bende zaten tek bir konuya odaklanamamak vardı,doğum sonrası bu iyice tavan yaptı.Bir konuyu düşünmeye başlıyorum 5 dakika sonra kendimi bambaşka bir konuda buluyorum ,o konuya nasıl geldiğimi de hatırlamıyorum .Bugünkü 1 saatlik yürüyüşümde kendini yine konular arası zıplarken buldum.

Benim 2 oğlum var. Nedense 2. de erkek olduğunu söylediğim her zaman karşı taraf önce bir sessiz kalıyor,sonra olsun hayırlısı diyor.Benim için cinsiyetim hiçbir önemi yok ,1. de de 2. de de hiç içimden cinsiyeti şu olsun diye geçiremedim. Benim için sağlıklı olsun yeterdi. Ama anlamadığım, biz tersine erkek seven  bir toplum değil miydik?( ki ben buna kesinlikle ve kesinlikle karşıyım önemli olan sağlıklı iyi insan olsun) e bana gelince iş niye değişti de kız doğuramadığım için herkes bana acıyan gözlerle bakıyor:)) Hatta eşimin bir akrabası olayı bir adım öteye götürdü.2.de erkek deyince 'A öyle mi?E napcan , o da evlat' dedi. İçimden e iyi  doğru o da evlat atmayayım da bakayım bari bende ona diye geçirdim. Konuyu devamlı kafamda döndürdüğüme göre kadına cevap verememiş olmak bariz rahatsız etmiş beni.  Evet büyük olan 1,5 yaşındayken fışfış kayıkçı oynarken gözüme kafa atıp , morartmış olabilir,küçüğü daha geçen hafta emerken rahat durmayıp tam retinanın altından gözümü çizmiş olabilir ama erkek anası olmak da güzel ya. Kız evlat evet anneye biraz daha yoldaş olabilir ama belki benim oğullarım da bana yoldaş olur:)

Bu aralar kafamda en çok dönen konu bakıcı konusu zaten.Mart ayında işe dönüş vakti görünüyor.Dolayısıyla bakıcı konusu baya gündemimde.Kimi bulucam,nerden bulucam,ne beklemeliyim , ne beklememeliyim.Kafamda görüşmede soracağım sorular dönüp duruyor.Yalnız bugün yine bunları düşünürken konuya  nereden geldim bilmiyorum ama "Jeniffer Garner -Ben Affleck çocukların dadısı yüzünden boşanması "konusuna geldim.Bakıcının resmini görmüştüm,bir insan çocuklarına dadı olarak öyle birini mi alır.Hiç mi bulamadım şöyle orta yaşlı,temiz,gözü tok ,sevecen,tonton bir dadı.Hadi sen cahilsin ,koskoca Hollywood starısın ama gerisi tın ,hiç mi anan bacın yok seni uyaracak.Kızım bu film artisti gibi ,bundan bakıcı mı olur kimse demedi mi sana.Hayır ben o kızı değil dadı diye eve sokmak, Istanbul'un en iyi semtinde 120 metrekare evi 50.000 ya verseler ama komşun bu kadın olacak deseler evi bile almam ben ki Ben Affleck değil gayet ortalama bir Türk erkeğiyle evliyim :)))

Ya işte konudan konuya atlamaktan kastım buydu.Bıraktım kendi bakıcı derdimi düştüm Jennifer'ın bakıcı derdine.O sırada zaten benim yürüyüş bitti , eve döndüm.

Gökçe

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder