Bugün de daha önce bahsettiğimiz New York gezimizin bonusu olan, düğünden bahsedelim
Bahsetmiş olduğum gibi bir arkadaşımızın amerika'lı bir kızla evlenmesi sonucunda biz de kendimizi Amerika'da bulduk ve de seyahatimizin son 2 gününü bu düğünde geçirdik. Düğün Mystic isimli bir kasabadaydı. Şubat ayıydı ve konsept tam olarak bir "Frozen"/"kış"düğünüydü. Her taraf kar altında ve bem beyazdı.
Düğüne gelince, ne yalan söyliyeyim ben hiç hayatımda böyle bir şey görmedim.
Bu kadar detaylı düşünülmüş her şeyin masal gibi olduğu bir düğün.
Mekan olarak Mystic'deki bir üniversite kampüsünün içerisindeki eski bir şato/kale binası seçilmişti.
Yine aynı kasabada bir otelde tüm hazırlıklar yapıldı, gelin için özel bir oda ve damat için özel bir oda btün gün hazırlıklar süresince kullanıldı.
![]() |
Düğünün yapıldığı bina- Branford House |
Gelinimiz bizden de gelin-damat alayı olarak adlandırabileceğim bir gruba dahil olmamızı isteyince bizim iş ciddiye bindi.
Bir kere götürdüğümüz kıyafetleri giyemedik. Eşime smokin kiralandı ve bana da diğer nedime kızlarla bir örnek olmamı sağlayacak bir elbise kiralandı.
Bedeninin uymama ihtimaline karşı iki beden kıyafet gelmişti. Yanımda getirmemiş olma ihtimaline karşı bana mücevehrat ve hatta askısız sütyen teklif edildi.
Düğüne çocukların katılması yasaktı. Ee biz taa buralardan gitmişiz çocuğu ne yapacaktık derseniz, onu da düşünmüş ve planlamışlardı. Orada yaşayan türk bir aile düğün mekanına gelip oğlumuzla ilgilendi. Hatta çok iyi anlaştılar biz de onları çok sevdik ve bir kaç saatini de çok yakında bulunan evlerinde geçirdiler. Biz çıkışta gidip oğlumuzu evlerinden aldık.
Düğünle ilgili şaşırtıcı noktalardan biri şuydu, hani derler ya filmlerde falan gelini göremez damat önceden diye, gerçekten ilk görüş anı denilen şey çok önemli.
Biraz da tiyatro dönüyor sanki, erkeğin çok duygulanması, "aman tanrım ne kadar güzelsin" triplerine girmesi, hatta mümkünse bir kaç damla gözyaşı dökmesi gerekiyor.
Ayrıca biz de dahil önceden bize verilen kağıtlardan ilgili konuşmalarımızı ezberledik ve seramoni sırasında bunu okuduk.
Gelinin en yakın arkadaşı oldukça uzun ve duygusal bir konuşma yapıp hüngür hüngür de ağladı.
Gelinin babası bol bol kadehlere çın çın yapıp konuşma yaptı.
Hani bu kız mı biraz kontrol delisiydi yoksa bu düğünler hep böyle mi oluyor bilemedim.
Bir şaşırtıcı noktada bu kadar mükemmeliyetçiliğin içinde kadınların saçının başının makyajının (gelin de dahil) sadeliği ve zerafetiydi.
Zaten kuaföre gitmek de yok, gelin odasına gelen genç bir kadın herkesin saçını makyajını yapıverdi.
Müzik bizim kaldığımız kısımda jaz ağırlıklı canlı müzikti. Sonra şu fenerler uçuruldu. Biz kalan danslı eğlenceli kısma kalamadık aklımız oğlumuzda olduğu için.
Çekilen fotoğraflara gelince, siz deyin film afişi çekimi ben diyeyim dergi kapağı çekimi. Gerçekten Vanity fair dergilerini aratmayacak fotoğraflar çekildi.
Bu fotoğraflar inanır mısınız sonra "Marta Stewart" dergisinde çıktı. Bizim baya bir süre bu fotoğrafları paylaşmamızı yasakladı gelinimiz.
Her şey çok güzel olmakla beraber bana fazla teatrel geldi.
Düğünle ilgili de anlatacaklarım da bu kadar, dinlediğiniz için teşekkürler:)
Bu arada düğünün daha bir çok fotoğrafı için:
Fotoğraflar
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder